Boğaz Köprüsü |
Son elli yılda İstanbul'a kazandırılan en iyi mimari eser hangisi deseler kuşkusuz "Boğaz Köprüsü" derim. Çünkü son elli yılda yapılmış hiçbir eser Boğaz Köprüsü kadar İstanbul'u ifade eden sembolik değer taşımadı. Tabi bu değeri kazanmasında gerek stratejik gerekse ulaşım ağı için önem taşıması da etkilidir. Ama ben bunların dışında sanki yerini yüz yıllar önce ayırtmış, yerini alması için şartların olgunlaşmasını beklemiş bir mimari eser olarak bakıyorum Boğaz Köprüsü'ne... Kuşkusuz İstanbul'un vazgeçilmez renk cümbüşünün en önemli parçalarından biri.
Ortaköy ile Beylerbeyi semtleri arasına yapılarak Avrupa ve Asya'ya bağ kuran Boğaz köprüsü 20 Şubat 1970 de başlayan yapımı 30 Ekim 1973'te tamamlanarak zamanın cumhurbaşkanı Fahri Korutürk tarafından görkemli bir açılışla açıldı.
Açılışa binlerce kişi ilgi göstermiş ve ilk gün yoğun bir insan trafiği olmuş amaç iki yakayı yürüyerek geçmek. Ancak halkın yoğun ilgisi köprüde rezonans etkisi yapmış ve daha ilk günden sallanması yıkılıyor mu korkusu yaşatmıştır. Günlerce medyaya konu olan ve tartışılan bu durum aslında yabancı gelmemeli her yıl yapılan Avrasya Maratonu 2010'da da köprü sallanmış medyada yine günlerce tartışılmıştır. Yıllarca Avrasya Maratonu Halk Koşusu'na katılmış biri olarak ve o sallanmanın tam ortasında olmam benimde bu duruma şahit olmama neden oldu. Yürümenin bir hayli zorlaştıran, insanın ayaklarının birbirine dolanmasına neden bu sallanma aslında son derece doğaldı. Köprünün bence asıl sallanma sebebi bir derneğin davullu, zurnalı, sazlı ekibi ve bu ekibe eşlik eden renkli halkımızın oluşturduğu dev halay ekibi köprüde yine rezonansa neden oldu. 2011 Avrasya Maratonu için nacizane tavsiyem ise köprü geçiş sırasında bu renkli organizasyonların ara verilmesidir.
Boğazı yüreyerek geçmenin ne kadar çok ilgi uyandırdığnı daha ilk günlerden gördük. Pek ilk geçiş ne zaman oldu? Biraz tarih kitaplarını karıştırdığımızda bilinen ilk Boğaz geçişi M.Ö 511 yılında İskit seferine çıkan Pers Kralı Darius'un 700 bin kişilik ordusunun, gemilerin yanyana getirilmesiyle oluşan yüzer köprüyle Avrupa yakasına geçmesidir. Köprü açıldığı günden 1978 yılına kadar yaya trafiğine açıktı ancak 1978 yılında yaya trafiğine kapatıldı.
Avrupa ve Asya ile sabit bağlantı kurarak Türkiye ulaşım ağının çok önemli bir halkasını oluşturan köprüde beklenenin üzerinde bir trafik artışı oldu. Köprünün ilk açıldığı gün araç geçişi 32. bin iken 1987'de 130 bine 2004 yılında 180 bine 2011 itibariyle bu sayı 200 bini aşmış bulunmaktadır. Fatih Sultan Mehmet köprüsüyle yapılan takviyeye rağmen yoğun trafiğin devam etmesi üçüncü köprüyü gündeme getirmiştir.
Köprü ayaklarından geçiş sırasında heyacanlandıran, geceleri rengarenk görüntüsüyle İstanbul'un başka yüzünü gösteren Boğaz Köprüsü'nü, gece ve gündüz olarak iki kere görmenizi tavsiye ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder