Eyüp Sultan Camii |
Ebu Eyüp El Ensari, o sahabenin, müslümanların en şanslısı... Hz. Muahammed (SAV) Mekke'de müslümanlara yapılan zulme daha fazla dayanamaz ve gelen vahiyler doğrultusuyla Medine'ye göç etme kararı alır. Yıl 622 Hicri takvimin başladığı yıl. Evet artık insanlık yeniden doğacak, Medine'de yeni bir ışık doğacaktı. İşte bu zamanda Medine'ye göç eden Resulullah'ı ve bütün ümmetine kapılarını sonsuza dek açan Neccarlılar karşıladı. Hepsinin aklında tek bir istek vardı Allah'ın Peygamberi Resullah (Sav) kendi evlerinde kalmaları. Eyup Ensari'de bu amaçla hergün gözü yolda Resulullah'ı bekler, kendi evinde misafir etmek için can atmaktadır. Peygamber efendimiz bu güzel insanların kalbini kırmak istemez ve devesi Kusva'nın çöktüğü eve misafir kalmak istediğini söyler. Kusva Eyüp Ensari'nin evini seçer ve yedi ay süren bir misafirperverlik, yoldaşlık, arkadaşlık başlar Resullah'ı Ekrem ile...
622'de Medine'de yeniden başlayan Eyup Ensari'nin hayatı İstanbul'un surlarının diplerinde son bulur. Ölmeden önce son arzusu vardı; Hz Muhammet (SAV) o kutlu sözüne “Kostantiniye (İstanbul) muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden emir ne güzel emir; onu fetheden ordu ne güzel ordudur.” nail olmak. 80 yaşında çıktığı yolda şehit olur ve İstanbul'un Allah dostu manevi bir simgesi olur.
Eyüp Sultan Türbesi |
yeri değiştirilen çubuğu aldırış etmez ve ilk gösterdiği yeri tekrar gösterir. O çubukların bugün Eyüp Camii'de gördüğünüz asırlık çınarlar olduğunu söyleyenler de vardır. Bir başka rivayet ise bu konuda Türk gezginimiz Evliya Çelebi anlatmış ve Çelebi'ye göre Akşemsettin uykuya dalar ve uyanınca mezarın o noktada olduğunu bildirir. Kazılan mezarda Eyüb'ün bozulmamış cesedi bulunur. Ancak son zamanlarda tarihçilerimiz bunların bir hikaye, askerin moralini yükseltmek amaçlı şeyler olduğunu söylemektedirler. Şöyle ki; Eyüb El Ensari ile İstanbul'u fethe gelen Araplar İstanbul kuşatmasını kaldırma şartlarında Eyüb El Ensari'nin mezarının korunması şartını koyarlar. Bu nedenle buranın Bizans'tan beri bilindiği ve korunduğu söylenmektedir. Fatih'in İslam ülkelerine gönderilen fetih müjdelerininde de Eyüb El Ensari'nin yerinin bulunduğuna dair hiçbir şeyin geçmemesi de kanıt olarak gösteriliyor. Her ne kadar bu tartışma uzayıp gitse de Osmanlı zamanında başlayan Eyüp'ün kutsallığı günümüze kadar gelmiştir. Padişah'ın kılıç kuşanma törenin Eyüp'te yapılması ve günümüzde ramazan aylarında en çok ziyaret edilen türbenin Eyüb El Ensari hazretlerinin türbesi olması nedeniyle Peygamber Efendimize bu kadar yakın olan değerli şahsiyetin İstanbul'a başka bir anlam kattığı kesindir.
Eyüp'te kuşkusuz merkezi Eyüp Camii ve Eyüp Sultan Türbesi oluşturmaktadır. Fetihten hemen sonra yapılan cami 1458'den buyana çeşitli vadireler atlattı 18. yüzyılda Fatih Camii'nin yıkılmasına sebeb olan depremde büyük hasar aldı. III. Selim zamanında 19 yy onarılan cami özgün özelliklerini kaybetti. Minareleri III. Ahmet zamanından kalmadır. Külliyesinden ise günümüze sadece türbe ve hamamın bir kısmı kalmıştır. Eyüp Sultan Camii dörtgen planlı ve mihrabı çıkıntılıdır. Merkez kubbeyi altı sütün ve iki filayağına müsterit kemerlere dayandırılarak yapılmıştır. Etrafında yarım kubbe ve altında Eyüp
Sultan Türbesi vardır. Asırlık çınar da burada yer alır.
İstanbul'a kutsallık kazandıran, Peygamber'i görme şerefine erişmiş ve onu yedi ay gibi bir süre evinde misafir etmiş Ebu El Ensari şüphesiz İstanbul'da yatan en değerli şahsiyetlerden biridir. Size nacizane tavsiyem ise Ebu Eyüp El Ensari ve Eyüp Camii'ndeki manevi havayı tatmanızdır. Çünkü hiçbiryerde duyulmayan bir haz vardır orda. Sonra Pier Loti'ye çıkıp eşsiz manzaraya Altın Boynuz'a (Haliç) gözünüzü daldırmanızdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder